Şeffaflık

Şeffaflık

Sevgili Evren, bakıyorum da artık kimsenin kurumlara veya birbirlerine pek fazla güveni kalmamış. Hepimizi ilgilendiren ortak konularda bile herkes hile yapmanın, gerçekliği çarpıtmanın peşinde koşuyor. Hatta kimse kimseye dobra dobra düşüncelerini, fikirlerini, duyguları ifade edemez olmuş veya oldurulmuş.

İnsan olarak tek başımıza yaşamaktansa birlikte yaşayıp toplumsal olarak uyum içerisinde hareket etmeye çabalıyoruz. Tabi çok seslilik gelişimimiz için çok büyük katkılar sağlasa da zaman zaman dalgalanmalar yaratabiliyor ve dengelenmek biraz vakit alabiliyor. Eskiden toplumlar belki daha  hızlı kararlar almak için yanlış veya doğru fark etmeksizin tek bir kişinin dediğini yaparak hareket ediyordu. Artık bunun yerine hepimizin bir arada yarattığı kollektif zekamız ile hareket ederek çok daha doğru ve sağlıklı sonuçlar elde edebildiğimizi fark ediyoruz. Bir elin nesi var iki elin sesi var düşüncesi ile bu doğrultuda ilerlemeye çalışıyoruz veya arzu ediyoruz. Oğlum, eğer bana sorarsan teknoloji biz insanların, her bir bireyin düşüncesini, fikrini, görüşünü paylaşabileceği ve bu düşüncelerden ortak paydalar çıkarabilmemiz konusunda biz insanlara yardımcı olan en iyi araçlardan biri olarak kullanılacak, hatta kullanılıyor. Bizler bu bilgiliyi daha verimli kullanmayı başardığımız zaman ise birçok sorunu ölçülebilir şekilde çözümleyebileceğimize inanıyorum.

Sana, yakın zamanda ülkemizde ve belki de bir çok başka ülkede de yaşanan bir güvensizlik sorunundan bahsetmek istiyorum. Toplumsal olarak ahenk içinde hareket edebilmek için her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de görüşleri temsil eden siyasi partiler bulunuyor ve biz vatandaşlar olarak belirli aralıklarda görüşlerimizi en iyi şekilde temsil edeceğine inandığımız kişilere veya partilere oy veriyoruz. Ancak son seçimde verilen oyların doğruluğu hakkında kime oy vermiş olursak olalım bir çoğumuzda “Acaba bu oylar hatasız sayılabiliyor mu?”, “Hile yapılıyor mu?”, “Oy kullanan kişi sayıları tutarlı mı?”, “Çuvallar değiştiriliyor mu?” gibi birçok soru işareti belirmeye başladı, tüm bunlar da seçim siteminin güvensizliğine sebep olacak düşünceler ortaya çıkardı. Bana sorarsan oğlum, sadece bir iki kişinin değil bir çok kişinin kafasında bu kadar çok soru işareti beliriyorsa toplum olarak durup bir düşünmemiz ve oylama sitemini daha güvenli bir hale nasıl getiririz diye bir düşünmemiz lazım.

Hayatımızın her alanında teknolojiden bu kadar faydalanırken, fikirlerimizi temsil edecek kişileri seçerken neden hala binlerce kağıt basmak ve bu kağıtları çuvallara doldurup birde ağzını mumla mühürlemek gibi ilkel yöntemlere baş vurduğumuzu açıkçası hiç anlayamıyorum. Evet kabul ediyorum, bu yöntemler bu güne kadar seçimlerde kullanılmış ve işe yaramış olabilir ancak günümüzde bunu çok daha kolay ve güvenilir bir şekilde yapabilme imkanlarımız varken neden hala eski alışkanlıklarımızdan vazgeçerek yenilikçi çözümler üretmeyelim?

Üstelik şimdilerde “Dijital Devrim” olarak nitelendirilen blockchain teknoloji gibi bir teknoloji gün yüzüne çıkmışken bu teknolojiyi neden oylarımızı kullanırken kullanmıyoruz diye uzun süredir düşünüyorum. Bunu düşünüyorum çünkü toplumlar farklı görüşleri bir arada barındıran ve birbirine güvenen insanlar bir arada yaşadıkları için toplumdur.

Oğlum Evren, çok basit bir şekilde sana blockchain teknolojinin özünde nasıl çalıştığını anlatmaya çalışacağım. Diyelim ki oy kullanmak için mahallemizdeki bir okula gittiğimiz zaman elimize bir zarf ve mühür verip karşımıza da bir sandık koymak yerine. Elimize akbil veya RFID’li bir kart verseler, kapalı bir kabine girdiğimizde ise karşımıza bir ekran çıksa. Bu kartı okutarak ekranda oy vermek istediğimiz partilerin isimlerini görsek ve sadece bir tanesine tıklayabilsek. Bu işlem anında tüm partilerin veritabanlarına aynı anda şifreli olarak gönderilse nasıl olurdu? Eyvah eyvah hiç şey olur mu? Her yerde Hackerlar var, ya sisteme girip silerlerse, değiştirirlerse veya bozarlarsa diye düşünüyor olabilirsin. Ki böyle düşünmekte çok haklısın. Ancak diyelim ki ülkemizde 10 farklı görüş ve bu görüşleri temsil eden 10 tane parti var. Oyları daha kullandığımız anda, yani hiç bir sandığa veya çuvala koyup güvenle seçim kuruluna ulaşacak mi diye takip etmek zorunda kalmadan, anında bu 10 partinin de veritabanına aynı anda gönderilecek. Seçim bittikten sonra bu bilgiler sayılı bir şekilde dağıtılmış olur ve her parti kendi veritabanında toplanan bilgileri korumak için çeşitli güvenlik önlemleri alır. Ancak yine de belki bir iki veri tabanı yapılabilecek bir hacker saldırısına karşı koyamadan bozulabilir veya değiştirilebilir. Bu durum gerçekleşse bile bence korkacak bir şeyimiz yok çünkü geriye elimizde hala birbiri ile birebir aynı ve sağlam 8 tane veritabanı kalmış olur. İşte Blocakhain teknolojisi tam bu aşamada fark yaratarak bu verileri sadece partilerin kendi merkezi veritabanında değil hepimizin bilgisayarlarını kullanarak dünyanın her yerine ve herkesin erişebileceği şekilde ve verileri bir daha değiştirilemeyeceği şekilde mühürleyerek evrene veya buluta dağıtıyor. Ve bunu yapabilmek için kullandığı matematiksel bir yöntem ile de kimsenin hacklemeye tenezül bile edemeyeceği çok daha güvenli çözüm üretmiş oluyor. İşte bu teknolojiden “Devrim” olarak bahsedilmesinin asıl sebebi de bence bizlere bu şeffaflığı sağlayabilecek bir teknoloji olmasında yatıyor.

Oğlum, buna benzer bir siteminin biran evvel ülkemize hatta dünyadaki diğer tüm ülkelere gelmesini ve uygulanmasını umut ediyorum. Toplum olarak çok daha ilerilere gidebilmek için birbirimize her zamankinden daha fazla güvenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Görsel Kaynağı