Tercihlerinin farkında ol!

Beslenme konusundaki farkındalığım geliştiğinden beri bazı markaların ürünlerine neredeyse hiç para ödemiyor, daha iyi alternatifleri tercih etmeye çalışıyorum. Özellikle de hızlı tüketim, fastfood, asitli içecekler ve abur cuburları uzun bir süredir neredeyse hiç almamaya başladım.

  • Mesela üniversite yaşlarımda tükettiğim zincir fastfood gıdaları tüketmeyi tamamen bıraktım, onların yerine daha çok ev yemekleri yiyorum ya da canım çok isterse yerel bir hamburgercinin el yapımı hamburgerleri bence çok daha iyi oluyor.
  • Eğer ortamda cips varsa azda olsa tırtıkladığım oluyor elbet, fakat eve atıştırmalık bişeyler alacağım zaman Malatya’nın, Antep’in harika çerezleri var, onları satın alıyorum.
  • Bölgelere has çok daha güzel kahveler varken, sırf havalı olduğu için bazı zincir kahvecileri tercih edebiliyoruz. Bir keresinde sabah ayılmak için en etkili kahveniz hangisi diye sorduğumda, oradaki barista aslında hiç biri deyip bana gerçek kahvenin hikayesini anlattığından beri neredeyse her gün sadece türk kahvesi içmeye başladım.
  • Bazı meyveli yoğurtlar konusunda emin olamadığım çok soru işaretlerim var kafamda. Mesela köyde sağılan sütler ve onları mayalandırıp evde yapılan yoğurt bence çok daha lezzetli olurken; ömürleri de raftakiler kıyasla çok daha kısa oluyor. Zaten genel olarak çok fazla süt ve süt ürünleri tüketmek de pek iyi değil sanıyorum.
  • Asitli içecekleri neredeyse tamamen sıfırladım diyebilirim. Onların yerine bol bol saf su, ayran tercih ediyorum. Bazen de ev yapımı limonata ve doğal meyve şerbetleri yapıp içiyorum.Şahsen yüzde yüz sağlıklı yiyecek veya içecekler tükettiğimi de idda edemem. Mesela zararlarını bildiğim halde zaman zaman kafamı boşaltmak için alkollü içkiler de kullanıyorum.

Özetle şunu çok net söyleyebilirim ki artık ne yediğime ve içtiğime gerçekten çok dikkat ediyorum. Çünkü görüyorum ki tüketim tarzımız, yaşam kalitemizden düşüncelerimize kadar önemli ölçüde hayatımıza çok ciddi derecede tesir ediyor.

Bu tercihimin arkasında markaların sahiplerinin ülkesi veya inanışının ne olduğu yatmıyor, bence bunun bir önemi yok! Bunlara kendi sağlığımı düşündüğüm için dikkat ediyorum. Belki büyüdüğüm şehirden, belkide kurduğum ilişkiler, okuduklarım veya izlediklerimden dolayı bilmiyorum. Benim tüm inançlara, dinlere ve inananlara saygım var. Uzun bir süre de herkes bu konularda benim gibi düşünüyor sanıyordum, fakat yaş aldıkça pek de öyle olmadığını gördüm. Hayatım boyunca hep saftım belki, fakat hiç de salak olmadım. Özellikle lise yıllarından hayatıma giren ve sevdiğim pek çok Hristiyan, Yahudi, Müslüman veya hiçbir dine inanmayan arkadaşlarım, dostlarım var. Hepimiz haklı veya yanılıyor olabiliriz, nihayetinde varoluşumuzla ilgili bir şeylere inanabiliyor olmak, onu hissedebiliyor olmak çok güzel. Düş kurmanın, inanmanın gücüne inandım hep ve kendimizce attığımız her minik adımla büyük etkiler sağlayabildiğimizi de iyi biliyorum.

Ne yazık ki son yaşanan olayda gördüğümüz gibi bazı devletlerde saygı da, sevgi de, insaf da, merhamet de yok! Okuduğum ve anladığım kadarıyla bu yaşanan çatışmaların aslında dini öğretilerle de bir ilgisi sanırım yok! Sanki tüm bu kışkırtmacalar, baskı kurma, korkutma çabaları sade ve sadece birilerinin kendi finansal çıkarları için dünyanın dengesini bozarak, toplumların huzurunu kaçırıp, insanların sağlığını tamamen hiçe saymalarından kaynaklanıyor. Yaşanan bu son olaylar da bu konularda yanılmadığımızın bir kanıtı niteliğinde.

Bazılarının elindeki finansal güç ne kadar çok olursa olsun, mühim değil! Çünkü kontrolsüz güç, zaten güçsüzlüktür. Koca koca devletler, şirketler, “markalar” veya şahıslar gezegenimizi, doğayı ve canlıları harap ettikleri sürece küresel krizler çıkmaya devam edecek. Ve görüyoruz ki virüsler canlarımızı zamansızca alırken ne paraya, ne pula bakmayacak. Görünen o ki yanlış eylemlerimizi sürdürür, ve hatalara duyarsız kalmaya devam edersek hepimiz kuraklık, açlık, susuzluk gibi daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağız. 

Halbuki her canlının aynı gemide olduğu aşikar. Dibi boylamamak için öz tohumlarımıza dönmeliyiz. Şunu da çok iyi biliyorum ki eğer öze dönüp, sadeleşip, insan gibi yaşayabiliriz. Bunu da en zayıf halkamızla birlikte kuvvetlenerek, dayanışma ile başarabildiğimizde; ve her neye inanıyorsak inanalım; ona içtenlikle aracısız olarak bağlantı kurabilmeyi başardığımızda, işte o zaman bize bu dünya da muhteşem, öteki dünyalar da!

Selametle kalın ??